Dün Kırıkkale´den nemli buluttan kasırga idi geçti,
İnsanlığın rengi kırmızı,
Gülüşlerimiz vardı yarı insan,
Geçenlerde Mersin´den Özgecan´ı uğurlayanlar bizler değil miydik?
Hafızamızı kemiren çığlık batmıyor mu en derinlere...
Elleri leş kokanlar ömrü sonlandırmaya ne zaman yetkilendirildi?
Göğsümüze vuran, boğazımızı kesen aç martılar mı?
Yeşil, yavru umutları biçen zihniyet nerede yuvalanıyor?
Ayaksız topuklu bastığımız kaldırımlarında,
Bursa´dan Şengül, Ankara´dan Şule
Malatya´dan Kübra, Tekirdağ´dan Esen
Konya´dan Tuba, Adana´dan Büşra,
İzmir´den Dilan, İstanbul´dan Elif
Koruyamadıklarımızdan değil mi?
Analık ölmedi mi parmak uçlarımızda,
Etlerimizden leş kargaları bir parça daha almadı mı?
Yitirilmiş her renk,
Nasırlı yüreklere bastıkça acıtmadı mı?
Kanayan bir yürek, "yaşamak istiyorum" derken,
Öylesine bakmadık mı?
Her şeyi günü birlikçiler gibi tüketmedik mi?
Feryat eden kaç çocuk olabilir daha?
Ölme ANNE,
Lütfen Ölme...
Hülya PERİN