1.1.1952 tekirdağ saray doğumluyum. 1969 yılında çorlu ekspres gazetesinde başladığım gazeteciliğe, çorlu gazetesi, türk haberler ajansı bölge muhabirliği, günaydın gazet
Gazeteci
Devrim Gazetesi
Yazara Mesaj Yaz
Bu Bölümde Yazılan Yazıların Sorumluluğu Yazarlara Aittir
Çorlu lu İki Gazeteci 15.11.2011 (3188) Okunma
Size bugün iki Çorlu’lu gazeteciden bahsedeceğim.Çünkü ilk önce DHA ve Devrim muhabiri Mehmet Yirun’dan söz edeceğim. Geçtiğimiz kurban bayramında önemli bir gazetecilik örneği veren Yirun,kaderine terk edilmiş bir aileye el uzatıp ailenin sağlık sorununu Türkiye gündemine taşıdı. Mehmet Yirun’un görüntülü ve fotoğraflı haberleri ulusal TV.ler de ve gazetelerde büyük yankı buldu. Manşet haber neydi ? “Bu mu Sizin Sağlık Reformunuz – 3 aylık Sudenaz bebeğe MR için Cerrahpaşa’da 2013’e gün verdiler . Haberin içeriğinde ; İktidar,” Sağlıkta reform yaptık “ diye övünüyor ama vatandaşın çektiği çilelerden haberi bile yok.İşte “Bu mu reformunuz” dedirten acı olay. Tekirdağ/Çorlu’da yaşayan Muhtalip ve Saadet akgül Çiftçi’ninin 3 aylık bebekleri Sudenaz , nadir görülen Asfiksi yanı boğulma hastası… Ölmez Sağ kalırsa ! Küçük bebek burnuna takılan bir hortumla besleniyor. Ailesi tedavi ettirmek için İstanbul Cerrahpaşa TIP fakültesi’ ne götürdü. Doktorlar MR’ ının çekilmesini istediler. Ancak radyoloji servisi Sudenaz’a 2 yıl sonraya , 24 Ekim 2013’e randevu verdi. Aile şokta Bu haber başlığı ile Çorlu DHA Mehmut Yirun imzası ile ulusal basın’da yer aldı. Bu yayınlanan haberden sonra Sağlık bakanlığı ve diğer ilgili ve yetkililer harekete geçip, Muhtalip ve Saadet Akgül çifti ve kızları Sudenaz’a sahip çıkarak, tedavisi ve tüm sağlık işlemlerinin eksiksiz yapılmasının emirleri verildi. Yani Çorlu’lu gazeteci arkadaşımız Mehmet Yirun 9 ve 10 Kasım günleri gazetelerdeki haberleri ile dikkatlerin bu aile ve kızlarına çevrilmesini sağlamış oldu. Yirun’un yaptığı büyük bir insanlık ve sorumlu gazetecilik görevi idi. Ama Yirun son yıllarda Çorlu ve Trakya’yı ilgilendiren önemli konuları Ulusal televizyonlar ile ulusal gazetelere taşımış bir arkadaşımızdır. Yirun diğer genç meslektaşlarına bu haberciliği ile güzel bir örnek teşkil ediyor. Bu başarılarının devamını diliyorum.
İKİNCİ GAZETECİ LEMAN dergisi Yazı İşleri Müdürü Zafer Aknar (Çorlu’lu Koreli gazi Mahmut’un oğlu ), ilk depremden sonra Van´da çöken Bayram Oteli´nde kalmış; bu acılı anlarını anlatıyordu dergisinde. Telefon etti: “Abi ben o otelde dört gün kaldım. Dört gece de uyuyamadım. Masaj koltuğu gibi sallanıp duruyordu.” Orada gazeteciler, televizyonlar bizlere haber ulaştırırken, çektikleri sıkıntıları kimse anlatmadı. Onlar günlük ‘haber trafiği´ ile uğraştılar. Her zaman tetikteydiler... TV´deki canlı yayınları izlerken, Aknar strese giriyordu iyice: “7.2 ile duvarları patlamış bir otelde, zar-zor bir oda bulabilmiştim. ‘Aman Tanrım burada kalınmaz ki...´ diye düşünürken lobide oturan Japonları gördüm. ‘Onlar kalıyorsa vardır bir bildikleri´ demiştim... (Meslektaşlarımın kulakları çınlasın!) Odaya çıktım, pazar gününden bu yana uykusuzdum. Kendimi taşıyamaz bir haldeydim. Yatağa yığılıp kaldım. Birbiri ardına gelen artçılar, direncimi tetikliyordu. Mizah aleminin mürekkebini yıllarca içine çekmiş biri olarak, ‘Kendini masaj koltuğunda gibi hisset uyursun´ dedim. Gülümsedim. Ama artçılar ne mizah dinliyordu ne de espri. Sokağa çıktım ve birkaç dakika içinde en fena artçı geldi. (5.4´müş.) Uğultu ve minik çatırtılar. Bütün Van halkı, sözleşmiş gibi, sokağa fırladı. Amaçsızca koşuşan, kaçışan, bağıran insanlar... Caddeler bir anda çığlık bahçesine dönüştü.. Nereye sığınacaktık!.. Nerede nasıl duracaktık.. Birbirimizi eziyorduk... Kısa sürdü, ama panik bitmiyordu.. Çöken karanlık, kesilen elektrikler, paniği daha da artırdı.. Ve herkes durdu sonra, yine sözleşmiş gibi... Sakinleştik... Köşede bucakta, ne bulduysam atıştırdım... Tekrar odaya döndüm... Yatağa bıraktım kendimi, ama sinirleri altüst eden artçılar bitmiyordu... Sallanıyorduk hep birlikte... Resepsiyona indim, ‘Japonlar nerede? Onlara bir şey sormam lazım!´ dedim görevliye. ‘Odalarında uyuyorlar´ diye yanıtladı sorumu. Rahatladım. Son çıkışımda, artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Gün ağarırken bayılmışım. Birkaç saat sonra uyandığımda öğrendim ki 5´in üzerinde birkaç sarsıntı daha olmuş. Yaşıyordum ve sokakta yürüyordum.. Size bu gün iki Çorlu’lu gazeteci arkadaşımızın çalışmalarından kesitler sunduk.Yani gazeteci lafla olunmuyor.Ortaya koyabildiğiniz performans çok önemlidir. Bu performansı kamuoyu,basın alemi çok iyi değerlendiriyor. Ne mutlu bu iki gazeteci arkadaşımıza