Rowenta Süpürge

0TL.

Doğan AVM

282 654 23 00

Havuç Tarator

0TL.

İstanbul Çorba

0553 854 5959

Ütü Masası gazelle

0TL.

Doğan AVM

282 654 23 00

Murat SEVGİ

Murat SEVGİ
Araştırmacı
Yazara Mesaj Yaz
Bu Bölümde Yazılan Yazıların Sorumluluğu Yazarlara Aittir
Tasarımsal Yetersizlik  12.10.2021   (861) Okunma
Bu kadar çok insana her geçen gün doğan binlercesi eklenirken; dünya yüzeyini tümüyle insanlarla kaplamayı amaçlayan siyasi söylemler ağızlarda sakız olmuşken; eğer, kurtarılması gereken bir “insanlıktan” söz edilecekse; bunu ancak bilim ve teknoloji ile kurtarabiliriz. Çünkü doğa böyle bir çarpıklığa izin vermez! 

Her işe, sebep-sonuç ilişkisi ile bakılan günümüzde birçok ilişkinin ‘sömürü’ temasını amaçlarında barındırdığı görülmektedir. Yapılan iyilikler karşınsında bile hemen sevinmemek gerektiğini düşünmek, bir paranoya hali değildir. Eskiler, boşuna “kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” dememişler… Demek ki, hediye gelen tavuklar, belki de sahip olduğumuz kazların elimizden gitmesine neden olabilir! Kaz ve tavukları bir kenara bırakıp biraz da ineklere göz atalım: “İneğin, önüne koyulan ota şükredip sevinmesinin anlamı yoktur! Asıl, sütünün gelmesine şükretmesi gerekir. Çünkü sütü kesilen ineğin etinden başka verecek bir şeyi kalmaz!” … (Bu kadar “siyaset” yeter deyip konuyu kapatıyorum) 

NİNNİNER HEP HOŞ SÖYLER: 
Bu ´gelişmekte olan ülke´ geyiği kadar saçma bir şey daha yok! Ya “gelişmiş ülke” olursun yahut “geri kalmış ülke” olur, sömürülürsün! Bu ikisinin arası yok! Birini ineklere, diğerini insanlara benzetebilirsiniz… İnsanların ineklere ot vermesi de inekleri sevdiğinden değil; ya sütünü yahut etini sevdiğindendir! Hiçbir gelişmiş ülke, (bizim gibi) geri kalmış ´büyük´ bir ülkeyi geri kalmışlar liginden çıkaracak bilim ve teknoloji yatırımlarına yönlendirmez! Eğer geri kalmışlar liginde koşturuyorsak, ‘Tüketim Toplumunun’ en kalabalık PAZARI olarak semirir dururuz… Bunu da, süt veren iri çok iri bir ineğe benzetebilirsiniz... Hayatta kalmamızın, daha doğrusu ‘canlı tutulmamızın’ tek bir nedeni vardır: Bol süt veriyor olmamız!

BÖYLE TEKNOLOJİ TRASFERİ OLMAZ! 
Yüzlerce milyon dolar parayı bastırıp 48 metre uzunluğunda bir makine satın alacaksınız, o makinenin ürettiği yüksek teknoloji ürününü elinize alıp “Türkiye falan filan teknolojisine sahiptir” diyeceksiniz. Sonra iyice koltuklarınız kabaracak! Havanız öyle artacak ki size o tezgâhı satan firmaya bile posta koyacaksınız… Tezgâhı size satan firma ile sözleşmenizi yenileme gereği duymayacaksınız. Teknik sorunlar yüzünden tezgâh üretim yapamaz hale gelince de; “…falan filanı üretmek ekonomik değildi, vazgeçtik!” diyeceksiniz… Herkesin de bu hikâyeyi yemesini bekleyeceksiniz. 

 Kusura bakmayın ama kimseye yediremezsiniz! ye-mez-ler! 

 * * * 

AMERİKAYI TEKRAR KEŞFETMEME TAKINTISI: 
Burada üzücü olan bir konu da yıllardır, “gelin teknolojiyi Türkiye’de üretelim” diyenlere burun kıvırıp, “Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok!” diyen ve umutlarını söndüren, heveslerini kurutanların kendi yaptıklarının söyledikleri ile çelişki içerisinde olmasıdır. Bu kişiler ortadaki çelişkiyi fark edemeyecek kadar aptal olmayacağına göre (dilerim aptal değillerdir) ortaya çok daha acı bir durum çıkıyor: “Bilim ve teknoloji stratejilerinin topal bırakılmasında kasıt aranmalıdır!” Böyle bir şey mevcutsa, bundan daha büyük bir ihanet olabilir mi? 
“Haydi, yerli otomobil üretelim…” 
Otomotiv gibi ikincil teknolojilerden önce elektronik teknolojisini 20-25 yıl zarar etmek pahasına kurmamız gerekiyor. İthal yarıiletkenler kullanarak milli teknoloji filan olmaz! (Bakın burası önemli!) Bir daha söyleyeyim de anlamayan kalmasın:
 “İthal yarıiletkenler kullanarak milli teknoloji filan olmaz, olamaz!” 

Elektronik, bu gün, Türkiye gibi ‘teknolojide hızla ilerlemek zorunda olan bir ülke için’ bir numaralı sektördür! Yazılım da ayrı bir mecra gibi görünse de aslında elektroniğin bir alt koludur. Önümüzde Hindistan ve Yeni Zelanda gibi örnekler varken, ülke imkânlarını sömüren, kirleten ve dışa bağımlılığa sürükleyen sektörlere ısrarla stratejik demek cahillik filan değildir! 
Bizzat kasıt aramak gerekir! 

Bir mühendislik merkezi; çalışma sürecinde, ürettiklerini tanımlarken icat ve mucit içermedikçe pek bir katkı sağlamaz!
Kurumlar, bu tür merkezleri mucitlere teknik imkânlar sunmak ve bu imkânların ve donanımların yardımı ile icatlar elde etmesini sağlamak için açar! Ar/Ge Laboratuarı ile tasarım merkezinin arasında çok büyük fark vardır. Bu farkı hattat ile fotokopici arasındaki farka benzete bilirsin. 
Hattatın eserine paha biçilemez. Fotokopi ise 10 kuruşa çekilen basit bir şeydir… Bir de İnovasyon Laboratuarı diye bir şey var. Onun da yeri fotokopiciden iyidir ama hattatlık ile ilgisi yoktur!

Bir anlam hatası da şudur: 
Ar/Ge diye kurulan, bazı kurumlar tarafından "hibe" ve "destek" ile ödüllendirilen birçok laboratuar Ar/Ge yerine Ür/Ge hizmeti verir… 
Ür/Ge nedir: Ürün Geliştirme! Yani, laboratuar mevcut bir ürün üzerinde çalışır ve örneğin; ürünü daha hafif, daha az tüketen, daha az ses yapan yahut işleviyle ilgili özellikler için “daha fazla” kriterlerinin olmasını sağlamaya çalışır. 

Teknoloji ile üretilemeyecek tek şey sevgidir. Mutlaka ‘İNSAN’ gerekir. 
Hep sevgi ile kalın. 

Murat SEVGİ 
 http://twitter.com/MuratSevgi

YAZANLAR

  Murat VAKİTÇİ
  Mevlüt HALİLOĞLU
  Leman CAN
  İsmail Cenk KURAL
  Gülşah YEMİŞÇİOĞLU
  Gülden ADIGÜZEL
  İsmail ÖZTÜRK
  Müjdat UYSALCAN
  Hülya PERİN
  Ercan KILIÇLI
  Nizamettin GÜMÜŞ
  Feray KARAGÖZ
  Mustafa AYDINLI
  Murat SEVGİ
  Gülgün PALA KEÇECİ
  Gülbin PEKEL

SON BEŞ YAZI

  TÜRSAB İLE KOSOVA
  Mağduriyette Propaganda Dönemi
  Derinden Sarsıldık
  Bu Seçim Çok Farklı
  MÜJDE Artık Fakfakiriz

Çift Lavaş Et Dürüm

Adet  0 TL.

Diyar Döner

535 966 07 83

Tek Gül Kutuda

Adet  0 TL.

Çiçek Evi

Tavuk Şinitzel

Adet  0 TL.

İstanbul Çorba

0553 854 5959

Tohumluk Bitki Seti

Adet  0 TL.

DijiMed Promosyon

0282 65 112 65

Köfte Porsiyon

Adet  0 TL.

Kokorech

532 522 83 86

Arajman No:2

Adet  0 TL.

Çiçek Evi