Kalabalık olmak, çok görünmek yanlışı doğru kılar mı?
Bir yurtsever ülkesini hükümetine karşı korumak için daima hazır olmalıdır.
Hatay ilimizin Reyhanlı ilçesinde menfur/hain saldırıyı gerçekleştiren insanlık dışı zavallılar, kimin aktivistleridir acaba?
Sınır kapısından sonra yurt içinde patlatılan bombanın taşıdığı ifade, vermek istediği mesaj; kimlere söylenecek olanların insanlık dışı bir dille iletilmesidir?
Birilerinin ikaz edilmesi için ellbir canın, ellibir yurttaşın, ellbir günahsızın yaşamını yitirmesi mi gerekliydi?
Terörden bıkmış bir ülke; başka bir ülkede terör estirenleri, terörden nemalanmaya, çıkar sağlamaya çalışan insan dışı varlıkları ülkesinde nasıl barındırır? Ülkesinde ikamet ettirip, nasıl olanak tanır?
Bir ilçenin en büyük mülki amiri: Kaymakamı kendilerini terörist olarak tanımlayanlarla beraber nasıl aynı karede fotoğraf çektirebilir?
Bu yitirdiğimiz canların vebali o Kaymakamın da boynuna değil midir? O Kaymakama yetki verenlerin de boynuna değil midir? Bu vatandaşlarımızın kanları; onların ellerine bulaşmış değil midir? Eline insan kanı bulaşan canilerden ne farkı kalmış olur bu yetkililerin?
Ülkemizde eylemde bulunmayı kendilerine görev edinmiş aktivistler; İmralı’yla yapılan görüşmeler sonunda ülke dışına çıkmak için şartlar öne sürüp, tarih bildiriminde bulunmaktadırlar fütursuzca…
Bu “aktivist”ler ülke dışına çıkıyorlarsa, benim insanım değil iseler, benim yurdum paylaşımcıları değilse; onlarla anlaşma gafletine düşme aymazlığını gösteren Hükümet ve yetkililerinin yaptıklarına anlam verebilecek tek bir babayiğit çıkar mı? Körü körüne yandaşlardan başka!!!
Parlamento’dan bir karar çıksa: “Bundan böyle tüm eşekler at sayılacaktır.” diye, “karakaçan”ların adı “düldül”e mi dönüşecektir?
Onlarla konuşulacak dili belirleyemeyen ülke iktidarına ben nasıl güven duyacağım? Halk, Hükümetine nasıl saygı duyacak?
Bu yapılan yanlışların hesabını kimler soracak?
Saygılarımla
Cenab ERSÖZ