Ergene hasta, Marmara Denizi hasta.
İktidar da konuyu saptırma peşinde.
“Bu konuyu belediyelere bırakamazmış”.
Sanki Marmara Denizi’nin sahibi belediyeler.
Sanki Ergen ile Marmara’yı onlar kirletiyor.
Sanki Trakya’nın verimli topraklarına kirletici sanayiyi, katı atık yakma tesislerini belediyeler getirdi.
Sanki kirliliğin en büyük sebebi olan OSB leri belediyeler kurdu.
Türkiye’deki OSB lerin 21 adedi (% 6,5) Trakya’da
Organize Sanayi Bölgesi (OSB): Sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla, sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dâhilinde gerekli ortak kullanım alanları, hizmet ve destek alanları ve teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dâhilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve bu Kanun hükümlerine göre kurulan, planlanan ve işletilen, kaynak kullanımında verimliliği hedefleyen mal ve hizmet üretim bölgeleridir.
Nasıl da büyük laflar değil mi?
İnsan bunu okuyunca böylesine ulvi bir amacı eleştirenlere en hafif deyimiyle densiz diyesi geliyor.
Acaba kazın ayağı böyle mi?
Türkiye tarımının % 25 ini üreten Trakya bölgesinde 21 OSB’yi hançer gibi sapladılar.
Bunların kurulmasına kim karar verdi?
İçinde Trakya’da yaşayan halkın temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları, bilim insanlarının değil 6 ayrı bakanlık temsilcisi ile
- İl Özel İdaresi veya Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı
- İl Sağlık Müdürlüğü
- İlgili Kalkınma Ajansı Genel Sekreterliği
- İlgili Belediye (İncelenen alanın Belediye sınırları içerisinde olması halinde)
temsilcisinden oluşan bir komisyon karar verdi.
Üyelerinin hiç birisinin o bölgede sürekli yaşayan halkı değil hukumeti temsil eden bir komisyon
Bakanlık da onaylamış.
Körler sağırlar birbirini ağırlamış.
Ayıp olmasın diye belediye temsilcisi koymuşlar ama o da şartlı. Zaten OSB ler genellikle mücavir alan dışında kuruluyor.
Kuruluşu böylesine halkçı (!) ve bilimsel (!) olan OSB lerin denetleme konusu da komedi filmi gibi.
OSB´lerin her türlü hesap ve işlemlerini denetlemeye ve tedbirler almaya Bakanlık yetkili kılınmıştır. (Hem kurucu hem denetleyici)
Organize Sanayi Bölgelerindeki İşyerlerinin Ruhsatlandırılması ve Denetimi yetki ve görevi OSB tüzel kişiliğine aittir. (Yani şahsım savcı, ben ise hakimim)
Demek kanun koyucu bu ülke insanlarının, pardon OSB kurucuları ile denetleyenlerinin 7 den 70 e ahlak abidesi olduğundan o kadar emin.
Ama belediyeler ile Sivil Toplum Kuruluşları her an hainlik yapabilir diye düşünmüş.
Kent yaşamı ve kentleşmenin vazgeçilemez unsuru Belediyeler, OSB üzerinde denetim ve yetkiye sahip değil.
OSB yönetiminin izni olmadan hiçbir amaçla OSB tesislerinin su ve benzeri atıklarından numune bile alamıyor.
Doğayı, suyu ve çevreyi kirletmesinin hesabını soramıyor.
OSB’lerin kuruluşunda ve denetlemesinde yetkili olmayacaksınız ama pislik ortaya çıkınca suçlu ve temizlik sorumlusu siz olacaksınız.
Hadi oradan !
Trakya olarak yıllardır “Havamızı, suyumuzu ve doğamızı kirletmeyin” diye feryat ettik..
Burnumuzun dibinde kurduğunuz tesislerin kararlarında söz hakkımız olsun dedik.
Ama iktidarın kulakları var (mı) duymadı, gözleri var (mı) görmedi.
Kirlilik metastaz yapıp son evreye gelince tedavi için çalıştay yapalım diyolar.
“Marmara’yı ve Ergene’yi kurtarıyoruz” diyerek “Dünya Çevre Günü”nde reklam için kullanacaklar.
.15 yıldır kurtardıkları (!) gibi.
Çünkü ne bu ülkeyi ne de bu ülkenin insanını seviyorlar.
Gerçekten sevmiyorlar.
Çorlu 2.6. 2021
