Bu ülke bu kadar zamanda bu kadar felaketi yaşamamıştı..
Siyasi felaket yaşadık, depremlerle yıkıldık, yandık.
Yetmedi, bir kez daha sele kapıldık..
Kastamonu’nun 8 ilçesi sel felaketini yaşadı.
27 can gitti. Daha var mı bilinmiyor.
Yangının yaktığı yüreğimiz daha soğumamıştı ki sele kapıldık.
Yetkililer “Cumhuriyet tarihinin en çok yağışı” diyerek kendilerince mazeret uyduruyorlar.
Maharet bu gibi olağanüstü durumlara hazırlıklı olmak. Geliyorum diyen felaketlere herkes hazırlanır: biz hariç !
Hiç mi analitik düşünebilen, analiz yeteneğine sahip ve az da olsa öngörü sahibi kimse yok bu yetkililer içerisinde?
Küresel ısınma tehdit edici boyutlara ulaşmış, ormanlar yıllardır maden ocağı, HES, otel ve otobanlar için kesiliyor ve yetkililer bu felaketlerin beklenmediğini ifade ediyorlar.
Hem de bilgi çağında. Neredeyse robot insan yapılabilecek teknoloji çağında
Bu verileri ilkokul çağındaki çocuklara verseniz birçoğu size yangın çıkabileceğini ve yağışların felaket yaratabileceğini söyler.
Kifayetsiz muhterisler ne yapıyor?
Adapazarı’nı vuran depremin sebebini iman eksikliğine dayandırıyorlar.
İstanbul’a yağmur yağmamasını inanç eksikliğine bağlıyorlar.
Kendi ellerindeki belediyelerde meclis kararı ile dere yataklarını imara açıyorlar.
Her fırsatta ormanları katlediyorlar.
Felaket yaratmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Ve yaşadığımız her felakette vatandaşa IBAN veriyorlar.
Ama son 10 yılda Somali’ye 500 milyon dolar, Filistin’e 420 milyon dolar, Pakistan’a 325 milyon dolar, Bangladeş’e 180 milyon dolar yardımı devlet kesesinden yapmayı ihmal etmiyorlar.
Çaldıklarını ifade etmeye ise rakamlar yetmiyor.
Vizyon sahibi, diplomalı, yetenekli ve liyakatlı idarecilerle her türlü felaketin üstesinden gelebilecek olan bu ülke, her alanda yıkımı yaşıyor.
Ama siz de haklısınız: 2002 yılından beri yaşadığımız asrın felaketi yanında depremin, yangının ve selin lafı mı olur.?
