Pandemi insanlığa bir çok şey öğretti.
Bunlardan bir tanesi de tarım ve hayvancılığın stratejik bir üretim olduğu.
Ev yerine mağara veya barınak, araba yerine ayaklar ve binek hayvanlar, buzdolabı yerine toprak altı ve mağara, elbise yerine yaprak kullanmak mümkün.
Ama tarım ve hayvansal ürünlerin yerine koyacak hiçbir şey yok.
Üstelik insanın yaşaması için bunların sürekli bulunması gerekiyor.
Özellikle son yirmi yıldır tükete tükete tükendik.
Tüketmek için önce üretmek gerekir.
Üretelim dedikçe birileri hep rahatsız oluyor.
Yaklaşık 4,5 milyon çiftçi çiftini çubuğunu terk edip büyük kentlere göç etti.
Ne kadar çalışırsa çalışsın temel gereksinimlerini bile karşılayamaz oldu.
- Mazot yatlara ÖTV siz çiftçiye ÖTV li,
- Gübre çelik borsası gibi,
- Zirai ilaçlar kuyumcularda satılacak gibi.
- Traktör hacizli, tarla hacizli.
- Hiçbir hesap harmanı tahmin etmeye yetmez,
- Önünü görmeden karanlıkta yürüdüğü için neye takılıp nereye düşeceği belirsiz olunca .
- Ve bunlar yetmezmiş gibi köyleri mahalleye çevirip meraları peşkeş çekilince
Çiftçi, büyük kentlerde asgari ücretli modern köle olmaya gönüllü oldu.
Oysa ülkemin ormanları dışındaki neredeyse tüm toprakları tarıma elverişli
Hem de “ insan diksen biter” dedikleri verimlilikte.
Yılda dört mevsimin yaşanabildiği nadir ülkelerden biri.
Endemik bitki çeşidi Avrupa’nın toplamından fazla.
Yılda iki kez biçilen çayırlara, kurutmak için elimizden geleni yaptığımız derelere sahip.
Tarım ve hayvancılık alanında ithalat yapmaktan utanıp yerin dibine girmemiz gerekir.
Hangi çağda olursak olalım bütün çağları tarım ve hayvancılık besleyecek.
Tez elden köylerimizi ve çiftçimizi kalkındırmak zorundayız.
Neler yapılabilir?
Öncelikle toprak reformu uygulanmalı.
Her köye bir Nazilli basma fabrikası yapılamaz ama :
- Bir ziraat mühendisi,
- Bir veteriner,
- Bir orman mühendisi (Orman köylerine)
- İki öğretmen ataması yapılabilir.
Talep yoğunluğuna göre belirli bölgelerde “İhtisas laboratuarları” kurulabilir.
Bakımsızlıktan metruk hale gelen okul binaları tiyatro, söyleşi ve sinema gibi sosyal faaliyetleri de içerecek şekilde canlandırılabilir.
Kimseden Atatürk vizyonu beklemiyoruz tabi ama en azından onun kurduğu ülkede “Köylü milletin efendisidir” gerçek olsun istiyoruz.
21.10.2021-Çorlu
