Leman CAN
Diplomatik Cehalet ve Zerafet  23.11.2021   (798) Okunma

16 Ekim Cumartesi günü Almanya şansölyesi Merkel ile Türkiye Cumhurbaşkanı  görüştü.
Görüşme sonrası yapılan ortak basın toplantısını seyrederken utandım.
Diplomatik zerafetle cehalet bu kadar bariz olurdu.
Ben cehalet tarafındaki bayrağın mensubuydum ve utandım.
İki liderin de elinde notlar var. 
Merkel notları hatırlatıcı olarak kullandı, Erdoğan ise satır satır okudu.
Notların hazırlanma amacı konuların ana başlıklarını belirlenen sıraya göre, giriş gelişme sonuç esası ile konuşmanın akıcılığını sağlamaktır. Satır satır okumak için değildir. 
Notları satır satır okumamak için önce kıvrak zekaya sahip olacaksınız,  yetmez diploma sahibi olacaksınız, yetmez kitap okuyacaksınız, bu da yetmez analitik düşünüp sentez yapabileceksiniz ve en önemlisi diplomatik dile hakim olacaksınız. Yani devlet adamı olacaksınız.
Dolu başak eğilir derler ama diplomaside dolu değil boş başak eğilir.
Diplomaside başınızın öne eğilmemesi için prompterinizin değil kafanızın doğru bilgilerle dolu olması gerekir. 
Hele Erdoğan’ın koalisyon konusuna değinmesi vardı ki cehalet tavan yaptı:
“Belki Almanya koalisyonla yönetilmeseydi ilişkiler daha farklı düzeyde olurdu. Koalisyon hükumetleri ile çalışmak her zaman zor oluyor. Bizdeki koalisyon hükumetleri de çok başarısızdı. Başkanlık sistemine geçmemizle beraber bunlardan kurtulduk.”
Ve Merkel bu konuyu “Almanya’nın gerçekleri bunu gerektiriyor. Yine de Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmek istiyoruz” diyerek düzeltmek ihtiyacı hissetti. Diplomatik dil ile “aslında başkanlık sistemi size de uygun değil” dedi. Ama anlayana.
Ve bir kez daha utandım. 
Çünkü bir kez daha gördüm ki dünyanın, halkını tanıyıp tüm farklı düşünceleri yönetime yansıtabildiği için gelişmiş olan 10 ülkenin (Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, İsrail, Avusturya, Hollanda,İsveç, İsviçre ve Norveç) yıllardan beri koalisyonla yönetildiğinden haberi olmayan bir cumhurbaşkanımız var.  
Onun hayal dünyasına göre ise bu ülkeler bizi kıskanıyor.
Diplomatik zerafetin ve zekanın bulunduğu kürsünün arkasında Türk bayrağı olmasını dilerdim. Cehaletin olduğu kürsünün değil.
Hiç kimsenin bu ülke vatandaşlarının başını öne eğdirmeye  ne de hakkı ne de haddi var.