“ Gemi gelir yanaşır,
Ambarları yağ taşır
Ülkemin vatandaşları
“Yağ ! Yağ!” diye ağlaşır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’den “Türkiye’ye yağ ve buğday gemilerine izin vermesini” istedi,
Milli Savunma Bakanı “ Ticaret gemilerinin gelmesi konusunda güvenliği Rusya sağlayacak” dedi.
Ulaştırma Bakanı “Azak denizinde bekleyen gemiler kalkış izni aldı” dedi..
Denizcilik Genel Müdürlüğü de her gün yağ ve buğday gemilerinin seyir haritasını açıklıyor.
İktidarı bastonu partinin başkanı da “Buğday ithalatımızın yüzde 87 si Rusya ve Ukrayna’dan, doğalgazın yüzde 40’ı petrolün yüzde 25’iRusya’dan temin ediliyor.” Diyor. Ama yağ tüketiminin yüzde 70 inin Rusya’dan olduğunu söylemiyor.
Bunları duydukça bizi bu duruma düşürenlere lanet okuyorum.
Bu zengin topraklarda yaşayıp nimetlerini dünya ile paylaşan bir ülkeyi bu hallere düşürenlerden daha hain kimse olabilir mi?
İktidar ve yağdanlıkları bilmeyebilir ama okuyanlar bilir ki:
* - İrlanda´da da 1845 yılında başlayan ve adada yaşayanlardan yaklaşık
1.000.000 kişinin ölümü, hastalanması ve de göç etmesiyle 1852 yılında son bulan Büyük Kıtlık (İrlanda Patates Kıtlığı) da İrlalanda’ya gemiler dolusu yardımı Osmanlı göndermişti.
* - 1709 yılında kendisine sığınan İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ı koruma altına alan,
Ve 2000 kese altın borcunu silen yine Osmanlı idi.
* - Aynı İsveç’in 1876 yılında yaşadığı kıtlık sebebiyle buğday gönderen de
Osmanlı idi.
* - 1800 yılında İngiltere´de yaşanan kıtlık sebebiyle, İngiltere´ye buğday desteği
veren de Osmanlı idi
* - Fransa´da 1856 yılında meydana gelen nehir taşkınlarıyla mağdur olan
selzedeler için yardımı yine Osmanlı göndermişti.
* - 1492 de İspanya, 1493 de Sicilya’dan ve 1497 de Portekiz’den kovulan
Yahudilerin yardımına Osmanlı gemileri gitmişti.
Yani tarih diyor ki: Binlerce kilometre uzakta bulunan her dinden, her dilden ve her milletten insan Osmanlı gemilerinin yolunu gözlemişti.
Yıl 2022,
Tükettiği yağın yüzde yetmişini ile temel gıda maddelerini ithal eden ülkem şimdi yağ, buğday, mısır, şeker ve hatta saman taşıyan gemilerin yolunu gözlüyor.
Çünkü yağ, buğday, mısır, şeker üreteceği verimli topraklarına hapishane, organize sanayi bölgesi, HES, katı atık tesisi, maden ocakları inşa etti..
Çünkü ne stratejik endütriyel planı, ne stratejik tarım planı ne de stratejik ekonomik planı var.
Ama bizim planımız hazır: Bu düzen değişecek!
