Leman CAN
Köy Enstitüleri  18.04.2022   (591) Okunma


1930 lu yıllar. 

13 milyonu köylerde yaşayan 17 milyonluk savaş yorgunu bir ülke. 

Köylerde oturan çocukların ancak dörtte birinin okuyabildiği, Erkeklerin yüzde 23 ünün kadınların ise ancak yüzde 8 inin okuma yazma bildiği yıllar. 

40 bin köyün yalnızca yüzde 11 inde okul var. Yedi düveli yenmiş olan genç ülkenin asıl savaşına başladığı yıllar. 

Cehaleti yenmek ve ekonomik olarak tekrar ayağa kalkmak zorundaydı. Hem de en kısa zamanda. 

Tam da bu dönemde köylerin ve köylülerin sorunlarını inceleyen, eğitim sorunların kök sebeplerini arayan 15 kitabın yazarı bir Cumhuriyet aydını olan İsmail Hakkı Tonguç milli eğitim bakanlığı bünyesinde ilköğretim genel müdürü olarak görevlendirilir. 

Göreve gelir gelmez Cumhuriyetin eşsiz projelerinden olan “Köy Enstitüleri”nin temeli sayılan “eğitmen kursları”nı açar. Eğitmen kurslarının başarısını üretken, verimli, sorgulayan, yaratıcı, öz güveni gelişmiş, araştıran, girişimci, sorumlu, ve vatandaşlık bilincine sahip bireyler yetiştirecek olan “ köy enstitüleri” nin 17 Nisan 1940 yılında kurulması izler. Dünyada eşi olmayan, tamamen Türk halkının ihtiyaçlarından kaynaklanan bir sistemdi.

Genç Türkiye’nin öğretmen ihtiyacını 15 yılda çözecekti. Gericilik tsunamilerine, ekonomik depremlere, cehalet fırtınalarına karşı koyacak 21 çelik kalkandı. Cumhuriyeti ayakta tutacak temellerdi. 

Kuruluşundan 1946 yılına kadar köylerdeki öğretmen açığını kapatan 16.400 kadın ve erkek öğretmen ile 7300 sağlık memuru ve 8756 eğitmen yetiştiren bir eğitim şaheseriydi. Mehmet Başaran (doğ. 1926), Talip Apaydın (doğ. 1926), Fakir Baykurt (doğ. 1929) ve Mahmut Makal (doğ. 1933) gibi yazarları yetiştiren ilim yuvasıydı. 

Ve 1940 yılında doğan güneş 1954 yılında battı. 
Çünkü: 

 “Bizden akıllı maraba istemiyoruz” diyen feodallerin, *Anadolu insanın bağnazlıktan kurtarıldığında nasıl yaratıcı ve üretici yurttaşlar olabileceğinin tahmin eden siyasilerin, *Türk insanının eğitim yoluyla kulluktan yurttaşlığa geçişini sağlayacağını fark eden mürtecilerin” hedefi haline gelmişti. Bu gün değişen ne var?

O gün köy enstitülerinde “Ziraat marşı”nın okunmasına tahammül edemeyen karanlık zihniyet bugün de okullarda “Andımızın” söylenmesine karşı çıkıyor.. 

O gün de “köylülerin aydınlanması ağalığımızın sonunu getirecek” diyen halk düşmanları bugün “okuyanlar arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyor. 

O gün “kızlarla erkelerin aynı okullarda okuması ahlaksızlıktır” diyen ahlaksızlar bugün de aynı şeyleri söylüyorlar. 

 68 yıl önce::: 

Atatürk devrimlerinin ışığını en ücra köye götürecek meşaleleri söndürmeyi, 

Yetiştirdiği öğretmen niteliğinin 2022 yılında bile hala aşılamadığı bir eğitim devrimin başarıya ulaşmasını, 

 Türk Halkının yazmaya başladığı bir eğitim destanını tamamlamasını engellediler. 

Ama söz veriyorum, 

Atatürk devrimleri çınarının vatanın en ücra köşesinde bile yeşermesini sağlayıp bu destanı tamamlayacağız..