Eskilerin deyişiyle “orak ya da ot ayı “ nı. 

Görsel ve yazılı basında: “Temmuzda asgari ücrete ara zam olacak” 

“Temmuzda memur ve emeklilerine büyük zam” 

“Temmuzda refah seviyesi artacak” gibi ipe sapa gelmez haberler ve tartışmalar almış başını gidiyor. 

Her ne hikmetse herkes akıl tutulması yaşıyor. 

Zannedersiniz mucize bekliyoruz Hükumet aynı hükumet, Cumhurbaşkanı aynı cumhurbaşkanı, Meclis aynı meclis,

Ekonomi politikası aynı politika (pardon politikasızlık) Vizyon aynı kıt vizyon. 

Ama orak ayında mucize olacak. 

Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek aptallıktır derler.

Akaryakıt kendini yakar olmuş, Çiftçi, çifti çubuğu bırakmış, Her gün aldıklarımız bir sonraki günden daha ucuz hale gelmiş, 

Artık simit yarım, karpuz dilim, salatalık taneyle satılır olmuş.

Mağazalarda çocuk mamasına kilit vurulmuş, 

Bebek bezleri vitrin süsü olmuş. 

Mutfak öyle yanıyor ki; “Ne ocakta bir tutam od, ne kazanda bir yudum aş, Yere mutfağın bacasından iki sıska fare düştü.” durumundayız. 

Bütün bunların canımızı ve cebimizi yaktığı yetmiyormuş gibi ayyaş olduk, sürtük olduk, haddini bilmez olduk. 

Daha da önemlisi kendi yurdumuzda sürgün olduk. 

Hala onurumuz kırılmadı mı? 

Hükumet kapısında asgari ücret dilencisi, Mülki makamların önünde makarna, kömür dilencisi İş bulmak için torpil dilencisi, Hasta çocuğumuza ilaç dilencisi, Suçsuzlara adalet dilencisi olmaktan utanmıyor muyuz? 

Bizim paramızla hovardalık yapmalarına daha ne kadar sabredeceğiz? 

Deprem vergisinin, işsizlik fonunun ve talan edilen hazinenin hesabını ne zamana kadar sormayacağız? 

Çocuklarımızın geleceğini çalmalarına daha ne kadar sabredeceğiz ? 

Sorunu yaratanların sorunu çözemeyeceğini daha kaç defa söylemek lazım? 

Otobüsü deviren şoföre neden ikinci, üçüncü, dördüncü otobüsü teslim ediyoruz? 

Bir daha devirsin diye mi? 

Yoksa “kader” diyerek orak ayında biçilmeyi mi bekliyoruz?

Gerçi derler ki “Türkler haddinden fazla sabredip her şeyin hesabını toptan sormakla ünlüdürler” . 

“Bu sabrediş ondandır” diyenler çoğunluktaysa O zaman devranın dönüşü yakındır.. 

Karanlık tünelin sonundaki ışığa az kaldı. 

Pek yakında..