AKP sözcüsü “son zamanlarda cumhurbaşkanımıza yönelik sistematik saldırılar arttı” demiş.
Bu cümlenin içinde “sistematik” sözcüğü dışında doğru olan bir şey yok.
Onun da aslı “sistematik mağduriyet edebiyatı”
Biraz hafızamızı tazeleyelim.
Proje ekibin ülkede iktidara gelmesi için 1998 yılında bir şiir okuma senaryosu ve akabinde verilen 4 aylık hapis cezası ile başladı mağduriyet edebiyatı.
Adalet katledilmiş fikir ve düşünce özgürlüğü darbe almıştı. Bu doğruydu ama bundan sonraki her şey yalandı:
4 ay hapiste eziyet çekti (yalan: Pınarhisar seçim ofisi gibi olmuştu)
Siyaseten önünü kesmeye çalışıyorlar (yalan; aslında zirveye gidecek merdiveni kuruyorlardı)
Askeri vesayet var (yalan; mesleğe bir yüzükle başlayıp zengin olarak emekli olan hiçbir asker yok)
Parti içindeki bir grup, 2001 yılında bir parti kurdu ve nereden buldukları belli olmayan bir kaynakla, mağdur edebiyatı merkezli propagandaya başladı.
Daha sonra 2002 yılı seçimleri geldi.
Bugün iktidarın payandası olan parti liderinin 11. Kocayayla Türkmen Kurultayı´nda çadırda birisi ile telefonda konuşup sapsarı bir yüzle dışarı çıkarak kürsüde ´3 Kasım´da erken seçim var´ diye ilan etmesi ile senaryo hız kazandı.
Seçimlerden sonra siyasi yasak sebebiyle mağduriyet edebiyatına devam edildi.
Kimse diploma, liyakat, cumhuriyetin temel ilkeleri, gibi konularla uğraşmıyordu.
Varsa yoksa siyasi bir yasaklının siyasete geri dönmesiydi.
Ve bu yolu da Deniz Baykal açtı. (Perde gerisinde hangi konuşmalar yapıldığından bugüne kadar kimsenin haberi yok.)
Her seçim öncesi propagandalar mağduriyet esası üzerine inşa edildi.
Ve her seçimden sonra mağdur olan, mağdurun yanında olmayı prensip edinen halk oldu.
Hem de “Acırsan acınacak duruma düşersin” atasözünün bu ülkede söylenmiş olmasına rağmen.
Yüzde 45’ inin açlık sınırının, kalanların büyük çoğunluğunun da fakirlik sınırının altında maaş almasından daha acınacak bir durum var mı?
Halk bu kadar mağdurken 2023 yılı seçimleri arefesinde iktidar kanadında yeniden mağduriyet senaryosu başladı.
Bu kadar yıldır Türk milletinin mağdurun yanında durmak gibi bir alışkanlığı olduğunu bilmeyen mi kaldı?
Tabi ki hem içte hem dışarıdaki çıkar çevreleri “ya tutarsa “ diye mağdur edebiyatı yaptıracaklar.
Sözcünün dili sürçmüş. Aslında “ Sistematik mağduriyet propaganda dönemini açtık” diyecekti diye düşünüyorum.
Ama bu sefer yemezler.
Çünkü mağduriyette asıl biz dibe vurduk.