|
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin Genel Kurulu’nda Anadolu Gazeteciler ve Spor Yazarları Derneği’ni hedef alarak hakaret içeren ithamlarda bulunan TGF (Türkiye Gazeteciler Federasyonu) Genel Başkanı Yılmaz Karaca’ya, AGSYD (Anadolu Gazetecileri ve Spor Yazarları Derneği) Genel Merkez Yönetimi’nden sert tepki geldi.
Karaca’nın haddini bilmez üslup ve tavırlarının, travmatik bir psikolojiden kaynaklandığının ve tedaviyi gerektiren bir halet-i ruhiye durumunun söz konusu olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Yalnız bırakılmışlığın hezeyanı içindeki bu kişinin teselliye ihtiyacı olduğu çok açık. Etrafında kalan üç beş kişiye, bugünlerde bu anlamda gereğini yapmaları için çok iş düşüyor” denildi. AGSYD Genel Merkez Yönetimi’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“TEDAVİYE MUHTAÇ, HADSİZ VE MÜFTERİ”
“Derneğimizin etkin şubelerinden biri olan AGSYD Adana Şubesi’nin, Genel Başkan Yardımcımız ve Şube Başkanımız Mustafa Boz ve Yönetimi’nin ortaya koyduğu aktif faaliyetlerden rahatsızlığı daha önce de bilinen TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca’nın, bu kez çizmeyi iyice aşmış olması hiç şaşırtıcı olmadı.
AGSYD Adana Şubesi’nin kapatılmasına çalışmak ve bunun için meslektaşlarımızdan garip taleplerde bulunmak gibi, üzerine vazife olmayan abukluklarla dolu siciline; bir süre önce de, AGSYD Üyesi gazetecilerin, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti üyeliğinden çıkarılması yönünde baskı yapmaya yeltenmesi de eklenmişti.
Bütün bu isteklerinin gerçekleşmemiş olmasının yarattığı kişilik bozukluğunu, divan başkanlığını üstlendiği ÇGC Kongresi’nde adeta kin kusarak kanıtlama gafletine düşen Karaca, derneğimizle ilgili, müfteri sıfatını da hak eden afaki suçlamalarının batağında boğulmayı tercih etmiştir.
O kapkara, o kip kirli bataklıkta istediği kadar debelenebilir, bizce hiç sakıncası yok.
Bizi ilgilendiren kısmı, devletin hiç bir kurum ve kuruluşunun en küçük bir işlem dahi yapmaya gerek duymayıp, derneğimizin alnı açık ve dimdik durduğu bir konuda, halüsinasyonlar görecek denli kendisini kaybederek acınası, zavallı bir şahsiyet haline gelmiş olmasıdır. Bu, derhal tedaviyi gerektiren hastalıklı bir durumdur ve AGSYD’nin uzun yıllar maddi manevi destek vererek, uluslararası organizasyonlar dahil olmak üzere, pek çok faaliyetine imza attığı TGF adına çok talihsiz bir sürece girildiğini göstermektedir.
Üstelik, TGF’nin Ankara’daki genel merkez binasının satın alınışında dahi, AGSYD’nin hatırı sayılır miktardaki maddi desteğinin söz konusu olduğu, halen hem akıllarda hem de kayıtlardadır.
Bir kez daha altını çizelim ki; AGSYD’nin açık ve net biçimde iftiraya uğradığının, aylar yıllar önce gün yüzüne çıktığı gri pasaport usulsüzlüğünün gerçek failleri, devletimizin resmi kayıtlarında ve arşivlerinde bellidir.
Bu konuyla ilgili ne genel başkanımızla, ne her hangi bir yöneticimizle, ne de sıradan bir üyemizle ilgili, herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma olmadığı gibi, basit bir ifadeye çağrılma da dahil olmak üzere, hiç bir adli işleme gerek dahi duyulmamıştır.
Bütün bu gerçekler ortada iken, TGF Başkanı’nın feryat figanları hezeyan boyutuna varmış, gördüğü halüsinasyonlar arş-ı alaya çıkmıştır.
Hukukta tartışmasız bir kural vardır. Müddei iddiasını ispat etmek zorundadır. Edemeyen de müfteridir. Adana’daki ÇGC Kongresi’nde, derneğimiz hakkında alenen işlediği iftira, küfür, hakaret, manevi şahsiyeti tahkir ve töhmet altında bırakma suçlarıyla ilgili başlayacak yargı sürecinde, müfteri olmadığını ispatlama konusunda kendisine başarılar diliyoruz. |
|